KAÜ’de Yazar-Okur Buluşmaları
KAÜ Merkez Kampüsü Ahmet Arslan Kültür ve Kongre Merkezi’ndeki söyleşinin moderatörlüğünü Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi Doç. Dr. Dinçer Atay ile Kars ve Kafkas Üniversitesi Kalkınma Vakfı İlköğretim Okulu öğretmenlerinden Uzman Bircan Taşdemir yaptı. Programa rektör yardımcıları Prof. Dr. Engin Kılıç, Prof. Dr. Levent Gelibolu, KAKÜV Koordinatörü Öğr. Gör. Haluk Yıldırım, kurum amirleri ve öğrenciler katıldı.
MUTLULUĞUN TARİFİNİ YAPAMIYORUM
Söyleşi, soru-cevap, plaket takdimi ve öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği imza töreninin ardından açıklama yapan yazar Sibel Oğuz, “Öncelikle çok mutluyum. Mutlu olunca da insan kelimeleri unutabiliyormuş. İnsan tabi ki aidiyet duygusunu önce şehrinde yaşıyor. Bugün burada yazar Sibel Oğuz değil küçük Sibel olarak bulundum. Çocukluğumun geçtiği, benim ve öykülerimin ve yazmakta olduğum hikâyelerimin temelini oluşturan, havasından, suyundan, toprağından beslendiğim topraklarda güzel memleketimin güzel şehrimin güzel üniversitesinde olmak beni ziyadesiyle mutlu etti. Bana ‘Neyin tarifini yapamazsınız?’ derseniz mutluluğun tarifini çok yapamıyorum. Sadece onu şöyle tanımlıyorum hani ayaklarınız bir tık yerden kesiliyor şunda ben tam da bu duygular içerisindeyim. Kafkas Üniversitesi, KAKÜV Koleji, bütün hocalarıma, değerli dekanıma, rektörüme, bütün çalışanların hepsine ve sevgili gençlere bizleri bu yolculukta yalnız bırakmadıkları için teşekkür ediyorum” dedi.
BENİM HİKÂYELERİMİN GERÇEKLİĞİ KARS, KURGUSU İSE İSTANBUL’DUR
İnsan ilişkilerine çok önem verdiğini belirten yazar Sibel Oğuz şunları söyledi:
“İnsanın olduğu her yer anlatmaya değer. Dolayısıyla zaten hikâyeler insandan doğar çünkü hikâyeleri insan oluşturuyor. Hikâyeler etkileşim sonucu meydana gelir. Dolayısıyla insanın insanla etkileşimi sonucu meydana geliyor. Bugün inanılmaz bir reaksiyon inanılmaz bir etkileşim içinde bulunduk. O nedenle tüm bunlara vesile olan arkadaşlarıma teker teker teşekkür ediyorum. Hikâyelerin birleştirici gücüne de inanıyorum. Bu da benim sloganım. Çünkü çok kısa içinde çok insan edindim, çok dost edindim, insan biriktirdim. Zaten benim amacım buydu. Çünkü bunun manevi değeri o kadar büyük ki birleştiriyor ve yolun ucu başka yollara çıkarıyor. Zaten bütün yolculuklar bir soruyla başlar. Sonradan gelişen her şey aslında yolculuğun güzel izleridir. Bir şeyi hikâye etmek sadece bulunduğunuz o anı hikâye etmek değildir. Geçmişinize, yaşadığınız topraklara, çocukluğunuza, ait olduğunuz şehre götürüyor. Geçmişinize yaptığınız yolculuğun akabinde hikâye doğuyor. Benim eserlerimde yerele ulaşmak mümkün. Çünkü birçoğumuz çocukluğumdan hareketle yazılmış. Bir yazar salt gerçekten hareketle yazamaz elbette içinde kurguları vardır. Fakat benim gerçekliğim geçmişime uzanan bir gerçeklik. Benim hikâyelerimin gerçekliği Kars kurgusu ise İstanbul’dur. Arkadaşlarıma hep derim ki ‘Benim hikâyelerim iki şehrin hikâyesi’. Çünkü burada doğdum, hikâyelerim burada doğdu, burada temelini attım fakat metropolde büyüdü ve sosyalleşti. Dolayısıyla küçük Sibel Sarıkamış’ta doğmasaydı belki bu hikâyelerde doğmayacaktı. Çünkü her8kes kendi kültürünü yansıtır. Bugün ortak türkülerle büyüdüğümüz, ortak acılarla, ortak sevinçlerle büyüdüğümüz coğrafyanın insanlarıyla bir arada bulunmak inanılmaz keyifli, Bunu bana nasip eden ALLAH’a hamd olsun. Tabi birde siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın nasip kısmeti de var. İnanılmaz mutluyum ve kendimi bu anlamda da çok şanslı hissediyorum. Katılım çok iyiydi, atmosfer çok iyiydi, çok akıcı bir program oldu. Tabi bu moderatörlerimizin de profesyonel olmasından kaynaklıydı. Çünkü siz ailenizin yanında samimi davranmak zorundasınız. Bir anda kendimi kongre merkezinde değil de Kars’ta bir bahçede çay içiyormuşum gibi hissettim. İşte bu tam da bir aidiyet duygusudur. Özellikle çocukların ilgisi çok güzeldi ve ben çok mutlu oldum. İnanılmaz bir yazar-okur buluşmasıydı. Çok heyecanlıydılar hatta ellerine bile imza attık bu benim için unutulmaz bir andı. Umarım tekrar tekrar bu anıları tazelemiş oluruz. Umarım Karslı yazarların sayısı çoğalır. Çünkü ben buna yerelde çok önem veriyorum. Çünkü dünyayı iyileştirecek şey silah değil sanattır. Ben bunun öyle olduğunu düşünüyorum.”