Tek isteği su
Tek isteği su
Seracılığı, dalgıçlık yaptığı Adana’da öğrendiğini belirten Rıfat Erdağı “Bu işin en tatlısını Adana’da öğrendim ama buraya geldim su yok." dedi.
Seracılığı, dalgıçlık yaptığı Adana’da öğrendiğini belirten Rıfat Erdağı “Bu işin en tatlısını Adana’da öğrendim ama buraya geldim su yok." dedi.
Kars’ın Akyaka İlçesinin Demirkent köyünde Seracılık yapan emekli Rıfat Erdağı (68), su sıkıntısı çektiklerinden dolayı istedikleri randumanı alamadıklarını söyleyerek “Tek isteğim su” dedi. Yetkililerden su isteğinde bulunan Erdağı, suya kavuşması durumunda daha çok üretim yapabileceklerini ifade etti.
SU İSTİYOR
Seracılığı, dalgıçlık yaptığı Adana’da öğrendiğini belirten Rıfat Erdağı “Bu işin en tatlısını Adana’da öğrendim ama buraya geldim su yok. Su olsa seramı da büyütürüm, ürünleri de çoğaltırım hatta diğer herkese de bu işi öğretirim. Şimdi bizler kazansak, üretsek ve ürünleri yerinde daha uygun fiyata vatandaşa ulaştırsak kötü mü olur. Tek yapacakları köye yakın su deposundan buraya gelen 90’lık boruyu 120’lik, 150’lik yapmaktır. Eğer bu gerçekleşirse bizde susuzluktan dert yanmayız.” diye konuştu.
ÇOCUKLARINI SERACILIKLA OKUTTU
Ömrünü verdiği seracılıktan kazandıklarıyla çocuklarını okuttuğunu vurgulayan Rıfat Erdağı, şöyle konuştu:
“7 çocuğum var hepsini seracılık yaparak okuttum” diyen Rıfat Erdağı, “Allah bin bir bereket versin. 38 yıldır bu işi yapıyorum. Köyde iki tane seram var. Biri 255 metrekare diğeri de 100 metrekare. Ama bizim şu anda seracılıkta devam etmemiz için su lazım. Her imkânımız var ama su imkânımız yoktur. Diğer serayı 200 bin TL’ye aldım 3 yıl ektim ama su olmadığından kurudu. Yaklaşık 7 senedir sudan yana dertliyiz. Köyün üst tarafında bir defo var ama suyu bize yetmiyor. 80’lık borudan su geliyor o da bize yetmiyor. Borunun genişletilmesi gerek. Tarıma da bildirdim ama bana ‘burası özel’ dediler. Özel ama benim gücüm kuvvetim yoktur. Ben kendi kendime bir şey yapabilecek durumda değilim. Yetkililerin bizim bu sorunumuza el atmasını istiyorum. Ben kendi kendime buraya su getiremem. Ben burada herkesin işine yarıyorum, herkesin kayısına fide ekiyorum. Kendin dik kendin ye bu çok önemlidir. Ben istiyorum ki insanlar hasta olmasın. Bugün poşet alıyorsun poşette hastalık var ama bizim burada ürünlerimizin tamamı doğal. Ben sürekli doğruları anlatıyorum ama elimizden tutan yoktur. Pul biber, salatalık, domates, dolmalık biber, yeşil Bursa biberi, turp, şalgam, soğan, maydanoz, pırasa, ıspanak gibi her türlü ürün yetiştiriyorum. Var da var ama su yok. Bu serada hem doğal ürün yetiştiriyorum hem de uygun fiyata satıyorum. İlçe pazarında da satıyorum serada da satıyorum. Bu memleketin her tarafı, toprağı, taşı altındır ama yapana. Burası şöreyel bölgesidir. Iğdır ovası gibi bereketlidir. Kendim için değil, bende ölüp gideceğim ama istiyorum ki bir eser kalsın. 38 yıldır bizde göz kalmadı, göz. Seranın içine gire gire piştik. Kars İl Tarım Müdürlüğünde de çok çalıştım, Adana’da çalıştım. İzmir’de çalıştım. En son emetli olup memleketime geldim su bulamadım. Allah’ın rahmeti olmasa bir şey olmaz. Yani devlet büyüklerimiz köyümüze 120’lik, 150’lik boru getirseler iyi olmaz mı?”